bol bol - Türkçe İngilizce Sözlük

bol bol

"bol bol" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 36 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bol bol plenty zf.
Tom gave Mary plenty to eat.
Tom, Mary'ye bol bol yiyecek verdi.

More Sentences
General
bol bol galore s.
The supermarket offers discounts galore during the festive season.
Süpermarket, bayram sezonu boyunca bol bol indirim sunuyor.

More Sentences
bol bol profusely zf.
He apologized profusely.
O bol bol özür diledi.

More Sentences
Common Usage
bol bol abundantly zf.
General
bol bol superabundant s.
bol bol plentiful s.
bol bol superfluous s.
bol bol without stint s.
bol bol spacious s.
bol bol rich s.
bol bol effusively zf.
bol bol generously zf.
bol bol luxuriantly zf.
bol bol amply zf.
bol bol in armfuls zf.
bol bol richly zf.
bol bol aplenty zf.
bol bol large zf.
bol bol galore zf.
bol bol in abundance zf.
bol bol bountifully zf.
bol bol largely zf.
bol bol resourcefully zf.
bol bol voluminously zf.
bol bol extravagantly zf.
bol bol loads zf.
bol bol by the eye zf.
bol bol fatly zf.
bol bol room [obsolete] zf.
bol bol superabundantly zf.
bol bol in store expr.
Colloquial
bol bol whips of [us/canada] i.
Idioms
bol bol enough (something) to choke caligula's horse expr.
bol bol enough (something) to cobble dogs with expr.
bol bol enough to choke a horse expr.
Slang
bol bol out the gazoo expr.

"bol bol" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bol abundant s.
Nobody has been able to use and set in motion the abundant means available to Europe.
Hiç kimse Avrupa'nın elindeki bol miktarda imkânı kullanamamış ve harekete geçirememiştir.

More Sentences
bol loose s.
She wore loose clothes to hide her baby bump.
Hamilelikte büyüyen karnını gizlemek için bol kıyafetler giyiyordu.

More Sentences
bol ample s.
We have ample evidence of the use of weapons of mass destruction.
Elimizde kitle imha silahlarının kullanıldığına dair bol miktarda kanıt var.

More Sentences
bol plenty s.
These boxes have plenty space on the interior.
Bu kutuların iç kısmında bol alanı var.

More Sentences
General
bol şans good luck i.
I wish the ombudsman courage and good luck in the future.
Ombudsmana gelecekte cesaret ve bol şans diliyorum.

More Sentences
bol su plenty of water i.
Drink plenty of water, eat breakfast and let your body move.
Bol su için, kahvaltı yapın ve vücudunuzu harekete geçirin.

More Sentences
bol miktarda su plenty of water i.
There's plenty of water.
Bol miktarda su var.

More Sentences
bol zaman plenty of time i.
We have plenty of time for all that.
Bizim bütün bunlar için bol zamanımız var.

More Sentences
bol zaman ample time i.
Why do you keep saying there's ample time?
Niçin bol zaman olduğunu söylemeyi sürdürüyorsun?

More Sentences
bol kot pantolon baggy jeans i.
Tom wore baggy jeans.
Tom bol kot pantolon giymişti.

More Sentences
bol olmak (bir yerde) abound in f.
I hail from a country abounding in water and I also have my home in Amsterdam near water.
Suyun bol olduğu bir ülkeden geliyorum ve Amsterdam'da suya yakın bir evim var.

More Sentences
bol miktarda bulunmak abound f.
Elephants abound here.
Filler burada bol miktarda bulunur.

More Sentences
bol bol yüzmek swim a lot f.
I am going to swim a lot this summer.
Bu yaz bol bol yüzeceğim.

More Sentences
bol su içmek stay hydrated f.
You have to stay hydrated.
Bol su içmelisin.

More Sentences
bol generous s.
The portions at this restaurant are generous.
Bu restoranda porsiyonlar boldur.

More Sentences
bol full s.
She is still full of energy.
O hala bol enerji var.

More Sentences
bol miktarda plenty of s.
The villa is a modern design with plenty of space and light.
Villa, bol miktarda yer ve ışık ile modern bir tasarıma sahiptir.

More Sentences
bol plentiful s.
This was supposedly because the fish of Mauritania are or were plentiful.
Bunun nedeni Moritanya'da balıkların bol olması ya da bol olmasıydı.

More Sentences
bol large s.
He endowed the college with a large sum of money.
O, üniversiteye bol miktarda para bağışladı.

More Sentences
bol plenty of s.
The villa is a modern design with plenty of space and light.
Villa, bol alan ve ışık alan modern bir tasarıma sahiptir.

More Sentences
bol baggy s.
Mary wore a long baggy T-shirt down to her knees.
Mary dizlerine kadar uzanan uzun bol bir tişört giyiyordu.

More Sentences
bol copious s.
I found the suites capacious, the sofas commodious, the sandwiches copious.
Süitleri geniş, kanepeleri ferah, sandviçleri bol buldum.

More Sentences
bol ample s.
We have ample food.
Bol miktarda yiyeceğimiz var.

More Sentences
bol loose s.
She wore a loose jacket.
O, bol bir ceket giymişti.

More Sentences
bol abundant s.
However, abundant manpower is what determines development and development is what we need to see.
Ancak, kalkınmayı belirleyen şey bol insan gücüdür ve bizim görmemiz gereken şey de kalkınmadır.

More Sentences
eli bol generous s.
She is one of the most generous people I know.
O, tanıdığım en eli bol insanlardan biridir.

More Sentences
bol kesim oversized s.
She bought an oversized sweater.
Kendine bol kesim bir kazak aldı.

More Sentences
bol miktarda abundantly zf.
The government should finance education more abundantly.
Hükümet eğitimi daha bol miktarda finanse etmeli.

More Sentences
Colloquial
bol şanslar! lots of luck! expr.
I wish you lots of luck, but you have a very difficult job.
Size bol şans diliyorum, ancak işiniz çok zor.

More Sentences
Speaking
bol şanslar! break a leg! expr.
Break a leg.
Bol şanslar.

More Sentences
Common Usage
bol wide s.
General
bol teyel tailor's tack i.
bol (para) pot i.
bol pantolon loose trousers i.
büzgülü bol gömlek smock i.
büyük, pahalı bol resimli kitap a coffee table book i.
bol paça a wide trouser leg i.
bol mini elbise sack i.
alışılandan çok daha bol bumper i.
bol bulunma commonness i.
bol kalori large calorie i.
bol gömlek slop i.
bol teyel tailor's tack i.
bol yer leeway i.
uzun ve bol kemerli palto ulster i.
ağaçları bol olan yer woodland i.
bol kaynaklar ample resource i.
bol kaynaklar ample resources i.
bol miktar su plenty of water i.
ingilizlerin eskiden hindistan'a gitmek üzere yaptıkları ve yola dayanıklı olması için şerbetçiotunu bol kullandıkları bira india pale ale i.
bol su ile yıkama sluicing i.
bol/dökümlü pantolon baggy pants i.
bol/dökümlü şort baggy shorts i.
bol miktarda veri a wealth of data i.
bol/gür saçlı peruk buzzwig i.
bol/gür saçlı peruk takan kimse buzzwig i.
bol hareketlilik actuosity i.
bol olma teemingness i.
bol içki içilen gürültülü partiye katılan kimse celebrant i.
bir şeyin bol bulunduğu yer central i.
bol keyif laldie i.
bol keyif laldy i.
bol miktarda tedarik argosy i.
uzun ve bol, kemerli paltonun hafif versiyonu ulsterette i.
yünden yapılmış bol bir palto bal i.
bol elbise sack i.
hindistan'a özgü bol bir ceket banian i.
hindistan'a özgü bol bir ceket banyan i.
hindistan'da yaygın olarak giyilen bol ve yakasız bir gömlek kurta i.
eskiden arap ve orta doğu ülkelerindeki erkeklerce giyilen bol bir giysi vest i.
gebelik süresince giyilen genellikle bol ve ihtiyaca göre ayarlanabilir olan giysi maternity i.
bol laus i.
16. ve 17. yüzyıllarda giyilmiş bol bir üst giyeceği mandil i.
kadınlar ve çocuklar tarafından giyilen denizci yakalı bol bluz middie i.
bol miktarda iyilik veya destek içeren şey milk i.
orta çağ avrupasında duvar halılarında kullanılan bol ve küçük çiçekli arka plan millefleur i.
bol miktar boocoo [dialect] [us] i.
bol miktar bookoo [dialect] i.
kıyafette bol şekilde sarkan şey fall i.
manastırdaki keşişlerce giyilen uzun ve bol giysi monastic habit i.
ingiliz işçilerin giydiği önlüğe benzer bol bir giysi gaberdine i.
on altı ve on yedinci yüzyıllarda giyilen bol külot pantolon galligaskins i.
çok bol pantolon galligaskins i.
sihlere ait uzun ve bol gömlekten oluşan geleneksel kıyafet chola i.
uzun kollu ve yandan yırtmaçlı, bol ve kemersiz bir ortaçağ kıyafeti dalmatica i.
bol ve zahmetsiz şekilde giyinme deshabille i.
omuzdan sarkan ve genellikle parlak renkli olan bol bir hawaii giysisi mumu i.
aşırı bol olma opulency i.
bol overrun i.
bol overspill i.
17. yüzyılda yaygın olarak botun üzerine giyilen bol ve süslü parça ruff i.
17. yüzyılda yaygın olarak botun üzerine giyilen bol ve süslü parça ruffle i.
bol bira içilen kilise festivali church-ale i.
kadınların giydiği bol ev elbisesi dishabille i.
aşırı bol miktar battalions i.
aşırı bol miktar waggonload i.
bol giysi cover-up i.
(kostüm olarak giyilen) uzun, bol ve kapüşonlu pelerin domino i.
(yazar) bol ironi kullanan kimse ironist i.
kıyafetin bol kısmı scruff i.
bol miktar sea i.
uyluklara veya daha da aşağıya kadar uzanan bol giysi shirt i.
bol miktar siege i.
bol miktarda tuz içermeyen su fresh water i.
bol miktar skinful i.
genellikle bel kısmında pli bulunan ve hafif bol kesimli olan gündelik pantolon slack i.
hafif bol pantolon üzerine ceket veya spor gömlekten oluşan rahat takım elbise slack suit i.
bol kadın giysisi slammerkin i.
bol kadın giysisi slammakin i.
bol miktar slather i.
(bol miktarda) salya slather i.
bol iş kıyafeti slop i.
bol pantolon slop [dialect] i.
bol kadın kazağı sloppy joe i.
bol miktarda suyun geçtiği kanal sluiceway i.
bol su ile ıslatma sluicing i.
bol içki içilen uzun süre soak i.
güneşin bol olduğu yer sunland i.
bol miktarda akıp gitme superflux i.
bol abundance i.
birine bol bol hediye vermek lavish gifts on someone f.
bol bulunmak superabound f.
bol bol harcamak lavish f.
bol miktarda sahip olmak (bir şeye) swim f.
bol olmak abound f.
çok bol olmak overflow f.
bol suda yıkamak sluice f.
bol suyla yıkamak sluice f.
bol olmak (bir yerde) abound with f.
bol olmak grow on trees f.
bol miktarda bulunmak be awash with f.
bol suyla yıkamak swill f.
bol olmak teem f.
bol olmak be teemed f.
bol bol içmek swill f.
bol suyla yıkamak scour f.
bol gelmek be loose f.
bol gelmek be baggy for someone f.
bol gelmek be baggy on someone f.
bol gelmek be oversized f.
bol su ile temizlemek flush f.
bol gelmek be loose-fitting f.
bol gelmek be ill-fitting f.
bol suyla çalkalamak swill f.
bol bulunmak abound in f.
bol bol bulunmak abound in f.
bol yağda kızartmak french-fry f.
bol bol dinlenmek get plenty of rest f.
(bir şeyden) bol bulunmak be abundant in f.
bol su ile yıkamak wash with plenty of water f.
bol suyla yıkamak wash with plenty of water f.
bol su içmek drink plenty of water f.
bol bol toplamak rake (up) f.
bol bol yağdırmak rain down f.
bol olmak bag f.
bol bulunmak exuberate f.
bol miktarda oluşturup yaymak generate f.
bol bol yemek grub out f.
bol miktarda yaymak ooze f.
bol miktarda üretmek pour (forth) f.
bol miktarda üretmek pour (out) f.
bol bol dağıtmak flood f.
bol miktarda vermek frequent [obsolete] f.
bol miktarda dökülmek slush around f.
bol olmak snew f.
bol olmak sny [dialect] [uk] f.
bol kepçeden yemek stoke f.
tavşanı bol olan yer warren s.
bol handsome s.
bol (giysi) full s.
bol lush s.
bol bol yetecek kadar ample s.
bol liberal s.
bol yapılmış loosely made s.
bol profuse s.
bol rank s.
aşırı bol superabundant s.
bol voluminous s.
bol luxuriant s.
bol riotous s.
suyu bol watery s.
bol hearty s.
bol wide s.
bol wealthy s.
bol lavish s.
bol fecund s.
bol flush s.
bol olmayan spare s.
bol unstinting s.
bol claret cup s.
bol (çok) copious s.
bol plenteous s.
bol exuberant s.
çok bol prodigal s.
meyvesi bol fruitful s.
bol paralı remunerative s.
bol spacious s.
çok bol superabundant s.
bol rife s.
dolu (bol miktarda) abundant in s.
bol unstinted s.
bol suyla yıkanmış scoured s.
bol abounding s.
bol prodigal s.
dolu (bol) abundant s.
bol hefty s.
bol bounteous s.
bol bountiful s.
bol unsparing s.
bol superabundant s.
bol effusive s.
bol verilmiş showered s.
bol suyla yıkanmış sluiced s.
bol affluent s.
bol opulent s.
(pek) bol plenty s.
bol rich s.
ölçülemeyecek kadar bol profuse s.
bol sayıda whole slew (of) s.
bol miktarda whole slew (of) s.
bol redundant s.
gönlü bol generous-hearted s.
bol güneş gören sun-drenched s.
bol güneşli sun-drenched s.
bol güneş alan sun-drenched s.
aşırı bol overabundant s.
devamlı müşterisi bol/çok well-patronized s.
parası bol rich s.
bol miktarda a plethora of s.
bol yağda kızartılmış deep fried s.
bol adrenalinli adrenaline-filled s.
aşırı (bol) elektrik ihtiyacı olan/tüketen energy-hungry s.
bol miktarda a wealth of s.
kasası dolu; bol nakti olan cash-rich s.
bol tahıllı multigrain s.
bol nimious s.
bol paralı remuneratory s.
bol miktarda sinir içeren (et) nervous [obsolete] s.
bol easy s.
bol miktarda aplenty s.
uzun ve bol, kemerli palto giymiş ulstered s.
bol unfirm s.
bol large s.
bol verilmemiş unshowered s.
bol largifical s.
bol miktarda akan largifluous s.
zambağı bol olan lilied s.
bluz gibi bol yapılmış bloused s.
bol süt veren milky s.
bol wyd (wide) s.
bol fair s.
bol kepekli branny s.
bol miktarda çalı çırpı bulunan brushed s.
bol mockle s.
bol galore s.
bol gelen loose-fitting s.
bol loosish s.
bol lowse s.
bol lucky [scotland] s.
bereketli toprağı bol olan gleby [obsolete] s.
bol papatyalı gowany [scotland] s.
eli bol heavy-handed [dialect] s.
çok bol overflowing s.
aşırı bol overflowing s.
aşırı bol overflush s.
bol overrank s.
çok bol overrich s.
bol rosselly s.
bol routh [scotland] s.
bol routhie [scotland] s.
evveliyatta bol bulunan once-abundant s.
evvelce bol bulunan once-abundant s.
önceden bol bulunan once-abundant s.
bol in s.
bol golore [obsolete] s.
hasadı bol olan good s.
bol tekrar ve gereksiz sözcük içeren circumlocutionary s.
bol (giysi) loose s.
bol tıklamalı clicky s.
bol feracious s.
özsuyu bol olan sapful s.
bol cornucopian s.
bol giyinen discinct s.
bol giyinmiş discinct s.
bol discinct s.
bol giyilen flyaway s.
bol plenitudinary s.
eli bol plenteous [obsolete] s.
bol plentevous s.
bol plump s.
bol room [obsolete] s.
bol roomy s.
bol manzaralı sceneful s.
bol showerful s.
bol katılımlı (toplantı) frequent [obsolete] s.
avı bol preyful [obsolete] s.
bol ayakkabı giyen slipshod s.
bol terlik giyen slipshod s.
gönlü bol olmayan small s.
kaynak suları bol olan (yer) springy s.
pınarları bol olan (yer) springy s.
bol soncy s.
bol su kaynaklı streamful s.
bol miktarda abundant s.
özsuyu bol sappy s.
bol bir şekilde lavishly zf.
bol galore zf.
çok bol plenty zf.
bol olarak exuberantly zf.
bol miktarda copiously zf.
bol bol yetecek kadar amply zf.
bol bir şekilde (giysi) baggily zf.
bol miktarda liberally zf.
bol miktarda boocoo [dialect] [us] zf.
bol miktarda bookoo [dialect] zf.
bol miktarda freely zf.
bol miktarda superabundantly zf.
bol sarfeden lavish of ed.
bol şanslar! all the best! ünl.
bol şanslar! good luck ünl.
bol şanslar! good luck! ünl.
Phrasals
bol keseden harcamak ladle out f.
bol miktarda yakalamak gobble up f.
bol bulunmak teem in f.
bol bulunmak pullulate with f.
bol bol bulunmak pullulate with f.
bol bol bulunmak teem in f.
-ile dolu/bol olmak be rich with something f.
bir şeyi veya bir yeri bol sıvıyla yıkamak sluice something down f.
bir dikişte/bol sıvıyla/büyük yudumlarla bir şeyi yutmak swill down with (something) f.
bir şeyden bol bol yemek feast on something f.
bir şeyden bol bol yemek feast upon something f.
bol bol akmak spring forth f.
(bir işe) bol miktarda kaynak aktarmak throw at f.
(bir şeyi) bol miktarda sunmak/sağlamak gorge with (something) f.
bir şeye bol miktarda sahip olmak roll in something f.
bol miktarda akıtmak sluice out f.
bol miktarda tahliye etmek sluice out f.
bol miktarda dökmek sluice out f.
bol suyla yıkamak/temizlemek sluice out f.
bir şeyi bol suyla yıkamak/temizlemek sluice something out f.
bir şeyi bol suyla çalkalamak sluice something out f.
bol miktarda (bir şey) yemek/içmek load up on (something) f.
bir şeyi bol olmak abound in something f.
bol bol biri/bir şey olmak abound with someone or something f.
bir şeyi bol su ile temizlemek flush something out f.
(bir şeyi) bol su ile (bir şeyden/yerden) temizlemek flush (something) out of (some thing or place) f.
bol su ile temizlemek flush out f.
(bol su veya bir sıvı) ile temizlemek flush with (something) f.
(birine/bir şeye) bol keseden (bir şey) vermek lavish (someone or something) with (something) f.
(birine/bir şeye) bol keseden (bir şey) vermek lavish (something) upon (someone or something) f.
(birine/bir şeye) bol keseden (bir şey) vermek lavish (something) on (someone or something) f.
'-e bol keseden (bir şey) vermek/sunmak lavish on f.
(birine/bir şeye) bol miktarda (bir şey) sağlamak stock (someone or something) up with (something) f.
Phrases
bol miktarda bilgi a wealth of information i.
bol to burn zf.
derhal bol su ile durulayınız rinse immediately with plenty of water expr.
toprağı bol olsun rest in peace expr.
şansın bol/açık olsun more power to your elbow expr.
Colloquial
bol miktarda kargaşanın olduğu başıbozuk ortam nut house i.
bol köpük thick head i.
arkadaşlık ettiği genç erkeklere bol para ve hediye veren yaşlı ve zengin kadın sugar mama i.
bol miktar barrel i.
çok/bol miktarda et yedikten sonra dökülen ter meat sweats i.
bol miktarda whips of [us/canada] i.
uzun etek, bol/salaş kıyafetler ve rahat ayakkabılar giyen makyajsız tarz boheme i.
bol pantolon/şort baggies i.
gönlü bol kimse doll i.
içkisine (bol) buz koymak be on the rocks f.
çok bol olmak ten a penny f.
bir şeye bol miktarda sahip strong on s.
bol miktarda (bir şey) plenty of (something) s.
bol dedikodulu buzzy s.
toprağı bol olsun r.i.p expr.
yeterli/bol vakit var not in a hurry expr.
yeterli/bol vakit var not in any hurry expr.
(maori dilinde) bol şans! kia ora [new zealand] expr.
bol şans best of luck expr.
şansın bol olsun best of luck expr.
(birine) bol şans the best of luck (to somebody) [old-fashioned] expr.
(birine) bol şans good luck to (someone) expr.
(bir şeyde) bol şans good luck with (something) expr.
'-den bol miktarda var no shortage of expr.
bol şans the best of luck expr.
benim vaktim bol/var, beklerim I can wait exclam.
Idioms
günahları bol olan lost soul i.
bol miktarda ürün corn in egypt i.
bol bol/gani gani/mebzul miktarda ürün corn in egypt i.
bol miktarda karbonhidratlı yiyecekler yeme carb-loading i.
bol/birçok iyi seçenek an embarrassment of riches i.
bol zaman bags of time i.
bol para well-lined purse i.
hızla ve bol bol thick and fast i.
lafı bol firm jaw i.
bereketli/bol ürün corn in egypt i.
büyük, pahalı bol resimli kitap coffee table book i.
büyük, pahalı bol resimli kitap coffee-table book i.
piyasada bol miktarda bulunan şey glut on the market i.
piyasada bol olduğu için pek talep görmeyen şey glut on the market i.
(yine de) bol şans the best of british i.
zaten bol bulunduğu yere lüzumsuzca tedarik edilen şey coals to newcastle i.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek bring (one) up on (something) f.
bol bol (bir şey) yedirerek/yaptırarak çocuğunu büyütmek/yetiştirmek bring someone up on something f.
hazırda bol parası/zamanı olmak have (something) to burn f.
hazırda bol parası/zamanı olmak have something to burn f.
bol miktarda karbonhidratlı yiyecekler yemek carb-load f.
bol keseden atmak scatter promises around f.
bol keseden atmak make something up out of whole cloth f.
bol keseden sallamak draw the longbow f.
bol bol olmak grow on trees f.
bol keseden atmak spin a yarn f.
bol keseden atmak spin yarn f.
bol keseden atmak be spinning yarn f.
bol keseden atmak be free with f.
bol keseden atmak invent something out of whole cloth f.
bol keseden atmak talk out (the side of) one’s neck f.
piyasada bol miktarda bulunmak be a glut on the market f.
piyasada bol miktarda bulunmak be a drug on the market f.
-e bol olmak be rich in something f.
bir şeye bol miktarda sahip olmak have something coming out of your ears f.
kullanımında bol miktarda (bir şey) olmak have (something) to play with f.
emrinde/idaresinde bol miktarda (bir şey) olmak have (something) to play with f.
elinde bol miktarda (bir şey) olmak have (something) to play with f.
bol para/kaynak sarf etmek dig deep f.
bol para/kaynak harcamak dig deep f.
parası bol aklı yok olmak have more money than sense f.
(bir şeyi) bol olmak be steeped in (something) f.
bir şeyi bol olmak be steeped in something f.
çok bol olmak be ten a penny f.
çok bol olmak be two a penny f.
bir şeyi bol bol yapmak do something without stint f.
hazırda bol parası/zamanı olmak have to burn f.
bol keseden atmak make something of whole cloth f.
bol keseden atmak make something up of whole cloth [us] f.
bol keseden atmak make up out of whole cloth f.
bol keseden sallanmış cut from whole cloth s.
bol keseden sallanmış cut out of whole cloth s.
bol keseden sallanmış made from whole cloth s.
eli bol generous to a fault s.
...yönünden bol...yönünden dar/yetersiz long on something (and short on something else) s.
...yönünden bol...yönünden dar/yetersiz long on one thing and short on another s.
bol miktarda (bir şeyi) olan lousy with s.
bol miktarda (bir şeyi) olan lousy with (something) s.
parası bol in easy circumstances expr.
şansın bol olsun all power to someone's elbow expr.
şansın bol olsun more power to someone's elbow expr.
bol miktarda at large expr.
bol miktarda enough (something) to choke caligula's horse expr.
bol miktarda enough (something) to cobble dogs with expr.
bol miktarda enough to choke a horse expr.
bir şey bol miktarda var no shortage of something lots of something expr.
bol miktarda (bir şey) a wealth of (something) expr.
bol keseden sallayan all mouth and trousers expr.
şansın bol/açık olsun all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
bol keseden sallayan all mouth and trousers expr.
şansın bol/açık olsun all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
zaten çok bol olan boş zamanında (kinayeli bir ifade) in my copious free time expr.
Speaking
bol kazançlı günler dileriz we wish you a prosperous business expr.
bol kazançlı günler dileriz we wish you prosperous days expr.
bir hayli bol/boş yerimiz var we have plenty of space expr.
güneşiniz bol olsun have a sunny day expr.
güneşin bol olsun have a sunny day expr.
güneşiniz bol olsun I wish you a sunny day expr.
güneşin bol olsun I wish you a sunny day expr.
laf bol da eylem yok talk the talk ... walk the walk expr.
toprağı bol olsun may he/she rest in peace expr.
zamanım bol I got plenty of time expr.
zamanım bol I got nothing but time expr.
Chat Usage
bol şans lol (lots of luck) kısalt.
Trade/Economic
halkın elinde bol olan hisse senetleri large float i.
işgücü bol ülke labor abundant country i.
işgücü bol ülke labour abundant country i.
mal ve hizmetlerin bol ve fiyatlarının nispeten düşük olduğu piyasa buyers market i.
mal ve hizmetlerin bol ve fiyatlarının nispeten düşük olduğu piyasa buyer's market i.
bol olmak abound f.
müşterisi bol olmak have a large customer base f.
bol affluent s.
bol rich s.
(para birimi) sirkülasyonu bol soft s.
bol miktarda on a liberal scale expr.
Tourism
bol affluent s.
Media
ürün ya da eserin bol miktarda övüldüğü eleştiri rave review i.
Technical
bol gereç abundant material i.
bol akıtarak temizleme scouring i.
çok bol copious i.
(metalürji) bol miktarda karbon içeren eriyik demir yüzeyinde oluşan grafit kish i.
bol miktarda pirit içeren kömür brazil [dialect] [england] i.
yekenin veya dümen başlığının bozulması durumunda dümenin idare edilebilmesi için dümene bağlı bulunan bir çift bol zincir veya ip rudder chain i.
bol su fışkırtarak temizleme aparatı flusher i.
Mechanic
bol geçme clearance fit i.
Textile
açık yakalı kısa kollu bol gömlek ya da bluz campshirt i.
askılı bol düz elbise chemise i.
bel pensi veya bel kısmı olmayan bol elbise tent i.
18. yüzyılda kadınların giydiği bol bir elbise trollopee i.
bol kesimli ve paçalı pantolon palazzo pants i.
bol kesimli ve paçalı pantolon palazzo pant i.
bol elbise loose-fitting dress i.
bol paça pantolon wide leg trouser i.
bol paça pantolon bell-bottoms i.
bol paça pantolon flared trousers i.